Neslican Tay ne zaman nerede toprağa verilecek sorusu. kanserden ölen Neslican Tay kaç yaşındaydı ve Neslican Tay ne kanseriydi yaşamı, biyografisi ve sosyal medya hesapları bilgisi.Kansere karşı verdiği mücadeleyle milyonların sevgisini kazanan Neslican Tay, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Bir süredir yoğun bakımda tedavi gören ve Twitter’da binlerce kullanıcının yardım kampanyası başlattığı Tay, dördüncü kez yakalandığı kansere yenik düştü.
Neslican Tay ölümü, cenazesi, cenaze töreni ve ünlülerin Neslican Tay mesajları, ölümünün ardından mesaj paylaşan ünlüler ne dedi bilgisi. Neslican Tay ne zaman toprağa verilecek, Neslican Tay nerede topraga verilecek herkes soruyor. Neslican tay neciydi, kaç yaşındaydı ve Neslican Tay ne kanseriydi de aranıyor soruluyor. Tay ile ilgili hastaneden bir açıklama yapıldı. Hastaneden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
HASTANEDEN NESLİCAN TAY ÖLÜM AÇIKLAMASI
“Neslican Tay kızımız 6 Eylül 2019 tarihinde uzun süredir mücadele ettiği ‘yaygın tutulum yapmış malign mezenşimal tümöre bağlı artmış olan semptomları nedeniyle hastanemize müracaat etmişti. Durumunun ağırlaşması üzerine 15 Eylül Cumartesi günü yoğun bakıma alınmıştı. Ancak süreç içerisinde gelişen çoklu organ yetmezliği nedeniyle 20.09.2019 saat 21:20’de kendisini kaybettik. Allah’tan rahmet tüm sevenlerine sabırlar dileriz.
NESLİCAN TAY YAŞI, NE KANSERİ VE FOTOLARI
Daha önce 3. Kez yendiği kansere 4. defa yakalanan Neslican Tay yaşamını yitirdi. 20 yaşındaki genç kız kanser nedeniyle bir bacağını kaybetmiş ancak mücadeleyi elden bırakmamıştı.
NESLİCAN TAY KİMDİR?
Bursa doğumlu, 20 yaşındaki Neslican Tay ilköğretim ve lise eğitimini Rize’de tamamladı. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde mimarlık okumak isteyen Neslican, puanı iyi olmasına rağmen hedefindeki okulu kazanabilmek için tekrar üniversiteye hazırlandı. Araya tedavi süreci girdiği için eğitimine ara vermek zorunda kaldı. Kanserle mücadele ederken bir yandan da eğitimine devam etmek isteyen Neslican, üniversite sınavına girdi ve şu an Bahçeşehir Üniversitesi’nde psikoloji eğitimi görüyordu.
NESLİCAN TAY’IN SON RÖPORTAJI VE SÖYLEDİKLERİ
kanserden hayatını kaybeden Neslican Tay son röportajını Hürriyet’ten Ayşe Arman’a vermişti. İşte Neslican Tay’ın o röportajı ve son açıklamaları
Nasıl bu kadar tatlı, bu kadar komplekssiz, bu kadar pozitif olabiliyorsun? Sonuçta bacağın kesildi… Senin kızgın olman gerekmez mi?
– Neden öfkeleneyim ki? Hem ne geçecek elime? Sadece zaman kaybı… Ben başıma gelenleri kabul ettim. Artık bir sonraki aşamaya geçmek istiyorum. Daha hayatımın başındayım. 19 bile olmadım. Ve yaşamayı seviyorum. Niye hayata küseyim? Ben bir bacaktan da ibaret değilim, çok daha fazlasıyım. Bir sürü hayalim var benim…
Ne mesela?…
– Mimar olmak istiyorum. Dünyayı gezmek istiyorum, farklı mimarileri, kültürleri görmek istiyorum. Bunları yapmadan pes edemem. Olmaz yani. O yüzden de yaşama dört elle sarıldım. Hayallerimin peşinden koşmak için de bacaklarıma ihtiyacım yok benim…
Harikasın…
– Ben kendimi engelli olarak da görmüyorum. Belki de bu yüzden şortlu fotoğraflarımı paylaşabiliyorum. Bir eksiklik hissetmiyorum. Şu anda koltuk değnekleriyle oradan oraya koşturuyorum. Bunlarla bile seri hareket etmeyi öğrendim. Yakında protez bacağım geliyor. Dalga geçiyorum. “Bedenimin yarısı demir olacak! Ben Ironwoman olacağım!” diye.
Nerelisin?
– Annem Rizeli, babam Manisalı. Bursa’da doğdum ama Rize’de yaşıyoruz. Bütün eğitimimi burada tamamladım. Fen lisesini de burada bitirdim.
Fen lisesine girebilmek zor…
– Valla bitirebilmek, girmekten daha zor! Ama çok sevdim okulumu, aldığımız eğitimi. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık’a girmek istiyordum. Sıralamam kötü değildi ama ben tercih yapmamayı seçtim. O sırada hastalığım nüksetti. Ama tekrar gireceğim sınavlara ve İTÜ’ye girebilmek istiyorum. Çok da sıkı çalıştım aslında. Biraz da stres oldum. “Stres tetiklemiş olabilir!” diyorlar. Çünkü duygusal olarak zayıf olduğunuz zamanlarda kanser besleniyormuş…
Sınava hazırlanırken mi oldu?
– Evet. Ben hep hareketli, yerinde duramayan biriydim. Sürekli spor yaparım filan. Geçen aralıkta bacağımda sızlamalar başladı. Doktor ciddiye almadı. Biri “Kas yırtılmasıdır!” dedi, diğeri “Strestendir!” dedi. Oysa tümör varmış bacağımda. Bir türlü teşhis konamadı. Çok gencim, hareketliyim diye doktorlar da yakıştıramadı…
Ne kadar süre teşhis konamadı?
– Üç ay! Üniversite sınavından iki hafta önce kanser olduğumu öğrendim. Bir anda hayatım tepetaklak oldu. Gördüğüm tedavi çok ağırdı, bacaklarımdaki ağrı da beni tamamen eve mahkûm etti. 3 ağırlaştırılmış kemoterapiye rağmen direniyordu tümör…
Sonra?
– Tüm bunlar olurken arkadaşlarım LYS sınavında ter döküyordu, ben de onkoloji servisinde. Ve benim kendime acıma lüksüm yoktu. Sağlam durmak zorundaydım. Durdum da. Etrafımdakilere moral veren ben oldum. Asla pes etmedim. Son aldığım iki ağır dozun; tümörle savaşta yenilip tümörü beslediğini, tümörün büyümeye devam ettiğini öğrendiğimde de umudumu yitirmedim. Ama yetmedi işte… Tümör, en ağır kemoterapiyle savaştı ve yendi. Akciğerime sıçrama yapıp, ölümcül bir kansere dönüşmesin diye, ameliyatla bacağımın yarısı alındı…
Şimdi?
– Şimdi tertemiz. Bacağım da yok, kanser de yok. Ama tabii bu noktaya gelebilmem kolay olmadı. İnancımı, narkozdan uyanıp bacağımın yarısı göremediğimde yitirmiştim.
Peki sonra nasıl toparladın kendini?
– Kendime bir söz verdim ben. “Tümör küçülse de, büyüse de, beni asla güçsüz bırakmasına izin vermeyeceğim!” Vermedim, vermiyorum. Değnekle fır dönüyorum. Her yere gidiyorum. Hayatta güzel şeylerin beni bulacağına inanıyorum. Her şey rağmen hayat ve yaşamak o kadar güzel ki!