Urumçi’den Kaşgar’a uzanan kapsamlı bir seyahatte, Sincan Özerk Bölgesi’ndeki çeşitli üretim tesislerini ve kültürel alanları gözlemleme fırsatını yakaladık. Bu geniş coğrafyada farklı etnik grupların gündelik yaşamlarına tanıklık ederek, Uygur, Kazak ve Han Çinlisi toplumlarının üyeleriyle sohbetler gerçekleştirdik.
Haber: Aslı ATASOY
Türkiye ile Çin, bir süredir aralarındaki mesafeli ilişkiyi, son dönemin gelişmelerini dikkate alarak “kazan kazan” anlayışı çerçevesinde yeniden şekillendirmeye kararlı görünüyor. Şubat ayında Pekin Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa’nın ardından, Haziran ayında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Sincan Özerk Bölgesi’ne yaptığı ziyaretler bu sürece ivme kazandırdı. Bu adımların sonrasında Southern China, Urumçi-İstanbul hattında direkt uçuş hizmeti sunacağını duyurdu. Guangming gazetesinin daveti de bu sürece denk geldi ve biz bir grup gazeteci olarak Sincan Özerk Bölgesi’ne bir ziyaret gerçekleştirdik.
Ülkenin önemli yayın organlarından Guangming gazetesi, Türkiye’den bir grup gazeteciyi Sincan’a davet etti. Bu davetin, uzun bir aradan sonra yeniden yakınlaşma sürecine giren iki ülkenin birbirini daha iyi tanımasına yönelik bir adım olarak yorumlanabileceğini söylemek mümkün.Urumçi’den Kaşgar’a uzanan geniş kapsamlı gezimizde, Sincan Özerk Bölgesi içindeki farklı üretim merkezlerini ve kültürel ortamları keşfetme imkanı bulduk. Uçsuz bucaksız bu coğrafyada çeşitli etnik toplulukların yaşamlarına tanıklık edip, Uygur, Kazak ve Han Çinlisi bireylerle sıcak sohbetler gerçekleştirdik. Bu hem coğrafi hem de tarihi katmanların iç içe geçtiği uzun soluklu bir deneyimdi.
Urumçi’den Kaşgar’a
Dünya basınında uzun süredir ekonomik gücü ve son dönemde Olimpiyat Oyunları’ndaki başarılarıyla gündeme gelen Çin, diğer yandan bazı Uygurların Doğu Türkistan olarak adlandırdığı Sincan Özerk Bölgesi’nde uyguladığı öne sürülen baskı politikalarıyla da dikkat çekiyor. Türkiye, 2019 yılında Çin’i Uygur Türklerine yönelik sistematik asimilasyon ve toplama kamplarında tutuldukları iddiaları nedeniyle suçlamıştı. Hakan Fidan’ın son ziyaretinde bu konuda herhangi bir açıklama yapmaması, Türkiye’nin meseleyi şu an için farklı bir açıdan ele aldığı şeklinde yorumlanabilir. Fidan’ın, Uygur Türkleri vurgusu yapmak yerine “Kaşgar ve Urumçi’nin Çin’in kültürel zenginliğine katkıda bulunan iki kadim Türk İslam şehri” olduğunu vurgulaması ve “Burada iç karışıklığa yol açacak girişimleri desteklemediğimizi belirtmek isterim.” cümlesi, Pekin ziyaretinde Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile yapılan görüşmede Türkiye’nin 48 milyar dolarlık yıllık ticaret hacmini kendi lehine dengeleme arayışının bir etkisi olarak değerlendiriliyor.x
Tarih Boyunca Urumçi’nin Önemi
Sincan Özerk Bölgesi’nin en büyük ve etkili şehri olan Urumçi, tarih boyunca jeostratejik konumuyla dikkat çekmiş bir merkez. Çin’in en kuzeybatısında yer alan bu kent, Kazakistan, Rusya, Kırgızistan, Moğolistan, Tacikistan, Afganistan, Hindistan, Pakistan ve hatta Özbekistan gibi ülkelere geçiş sağlayan geniş bir coğrafyanın kilit noktası. Dünyanın belki de en zorlu topraklarında konumlanmış olan bu bölge, çoğu otoriter yönetim biçimiyle idare edilen ülkelerle sınır komşusu. Tarihi İpek Yolu’nun batıya uzanan rotası nedeniyle, Çin’in ‘Kuşak ve Yol Girişimi’ projesinde Sincan’ın dünyaya açılan kapı konumunda olması tesadüf değil. Tarih boyunca Çin’in en güçlü askerî yapılanmalarını burada kurması da bundan kaynaklanıyor. Günümüzde dahi iç hat uçuşlarında polisin yolculara “Oraya neden gidiyorsunuz?” sorusunu sorması bu stratejik konumun önemini yansıtıyor.
Etnik Çeşitlilik
Sincan Özerk Bölgesi, Çin genelinde en fazla etnik çeşitliliğin görüldüğü yerlerden biri. Nüfusun %60’ını oluşturan azınlık topluluklar arasında yaklaşık 10 milyonluk bir nüfusa sahip Uygurlar başı çekiyor. Bunun yanı sıra Kazak, Rus, Tatar, Moğol, Hui, Kırgız, Sibo gibi 55 farklı etnik topluluk asırlardır bu topraklarda bir arada yaşıyor.
Urumçi’de Yanghan Camii
Gezi sırasında ilk duraklarımızdan biri, Urumçi’nin en eski camilerinden Yanghan Camii (Xibei Road Mosque) oldu. “Kuzeybatı” anlamına gelen Yanghan, Uygurlar için büyük önem taşıyor. Urumçi’de az sayıdaki camiden biri olan Yanghan Camii, 1897 tarihli ahşap işlemeleriyle sade ama bir o kadar da etkileyici bir mimariye sahip. Dış cephesi, ustalıkla 30 yılda oyularak şekillendirilmiş, yaklaşık 5 bin metrekarelik bir alanı kapsıyor. Aynı zamanda imarethane işleviyle de sosyal hayata katkı sunuyor. Cuma namazlarına 300 civarında kişinin katıldığı camii, bayram ve teravih namazlarında bine yakın cemaati ağırlıyor.
Ziyaretimiz sırasında bize, 12 yıldır bu görevde bulunan imam Muhterem Şeref eşlik etti. Şeref, aynı zamanda Çin ve Sincan İslam Federasyonu Başkan Yardımcısı olarak bölgede saygın bir konuma sahip.
Dini Kurumlar ve Kamu İlişkisi
Çin, etnik grupların dini ve kültürel yönelimlerini yasal çerçevede koruyor ve bu konuda oldukça hassas davranıyor. Ancak dini kurumlarda çalışanlar kamu personeli değil. Örneğin, imam Muhterem Şerif’in ve diğer görevlilerin maaşları, kamu bütçesinden değil, özel bir kurum olan İslam Enstitüsü tarafından ödeniyor.
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın kısa bir süre önce ziyaret ettiği Yanghan Camii, Uygurlar için sembolik öneme sahip.