Haber: Ercan KÜÇÜK
Çin’in beş özerk bölgesinden en büyüğü olan Sinciang Uygur Özerk Bölgesi, binlerce yıllık tarihi ve kültürel mirasıyla dikkat çekmektedir. Bölge, başta Uygurlar olmak üzere Kazaklar, Ruslar, Hanlar ve Sibo gibi toplamda 13 farklı etnik gruba ev sahipliği yapmaktadır. Çin’in 56 etnik gruptan oluşan yapısının minyatür bir yansıması olan Sinciang, çok kültürlü yapısıyla medeniyetlerin buluştuğu bir coğrafya olarak öne çıkmaktadır. Burada yüzlerce yıllık camiler, Budist tapınakları ve etnik köyler bir arada varlığını sürdürmektedir.
Kültürel Zenginlik ve Tarihsel Derinlik
Sinciang’da ilk durakolanSinciang Medeniyetler Müzesi, bölgenin yaklaşık 5 bin yıllık tarihini gözler önüne sermektedir. 1959 yılında açılan bu müzede, farklı etnik grupların katkılarıyla oluşan kültürel mirasın izlerini görmek mümkündür. Müze, Sinciang’ın çok kültürlü yapısının somut bir kanıtı niteliğindedir.
Urumçi’nin Kapalı Pazarı, Uygur kültürünün günlük hayatta nasıl yaşatıldığını gözlemlemek için önemli bir nokta. Burada Uygur müzik aletleri eşliğinde geleneksel ezgiler çalan sanatçılar ve kendini müziğin ritmine kaptırmış gençleri görmek bölgenin canlı kültürel atmosferini hissettiriyor. Pazarda dolaşırken, Uygur mutfağının baharatlı kokuları ve geleneksel yemekleriyle karşılaşmak ise kültürel zenginliği bir kez daha vurguluyor.
Tanrı Dağları’nda Kazak Kültürü
Sinciang’ınİli Kazak Özel İli’ne bağlı Nalati Kasabası, Kazak kültürünün Tanrı Dağları eteklerinde nasıl yaşatıldığını gözler önüne seriyor. Yaz aylarını dağlık bölgede geçiren Kazaklar, günlük hayatlarına devam ederken kültürel etkinlikler ve yemeklerle gelen ziyaretçilere bölgenin özgün yaşam biçimini tanıtıyor. Burada bir Kazak çadırında kımız içmek veya at sırtında dağların eteklerinde yolculuk yapmak, kadim bir kültürün bir parçası olma hissini uyandırıyor.
Gulca ve Kaşgar’da Etnik İç İçe Geçiş
Gulca’nın meşhur Liuxing Caddesi, Uygur ve Kazak kültürlerinin günlük hayatta nasıl kaynaştığını gözler önüne seren bir başka önemli noktadır. Yuvarlak bir merkezden altı ana caddeye kadar uzanan özel altıgen yapısıyla dikkat çeken bu caddede hem etnik yemeklerin tadını çıkarabilir hem de müzik ve dans performanslarını izleyebilirsiniz. Burada, halkın kültürel mirasını canlı tutma çabası, bölgenin çok kültürlü yapısının korunması açısından önemli bir örnektir.
Kaşgar ise tam anlamıyla bir “kadim şehir” niteliğindedir. Kaşgarlı Mahmut’un diyarı olan bu şehirde, Uygur ve Çin kültürlerinin iç içe geçtiğini gösteren pek çok örnek bulunmaktadır. Kaşgar’daki ŞinciangFei Parkı’nda yer alan ve 56 etnik grubu temsil eden sütunlardan oluşan anıt, Çin’in çok kültürlü yapısına dair bir ders niteliğindedir. Burada her sütun, farklı bir etnik grubu temsil etmekte ve herhangi bir sütunun eksilmesi durumunda tüm yapının yıkılacağı metaforuyla barış içinde bir arada yaşamanın önemini vurgulamaktadır.
İbadethaneler ve İnanç Mozaiği
Sinciang, sadece İslamiyet’in değil, aynı zamanda Budizm’in de izlerini taşıyan önemli bir inanç coğrafyasıdır. Bölgedeki İdgah Camii, 600 yıllık tarihiyle Uygur kültürünün bir sembolü olarak dikkat çekerken, Kuça’dakiKızıl Tapınak ve Subashi Budist Tapınağı gibi yapılar, Budist mirasının bölgedeki varlığını göstermektedir. Subashi Budist Tapınağı, 3. yüzyılda inşa edilmiş ve 2017 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır. Bu yapılar, Çin’in sadece kendi halkı için değil, tüm insanlık için önemli bir miras sunduğunu göstermektedir.
Sonuç: Birlikte Yaşamanın Formülü
Sinciang Uygur Özerk Bölgesi, farklı kültürlerin, dinlerin ve etnik kimliklerin bir arada yaşadığı benzersiz bir coğrafyadır. Bölgedeki çok kültürlü yapı, yalnızca geçmişin değil, aynı zamanda geleceğin de bir rehberi niteliğindedir. Farklılıkların bir arada, barış içinde sürdürülebildiği bu topraklar, eşitlik ve karşılıklı saygıya dayalı bir toplumsal düzenin mümkün olduğunu göstermektedir.Sinciang, bu anlamda sadece Çin’in değil, insanlığın ortak mirasıdır.