MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, Başbuğ Alparslan Türkeş’in doğumunun yüzüncü yılı nedeniyle yazılı bir açıklama yaptı ve “Türkeş’in fikirleri MHP’de yaşamaya devam ediyor” dedi.
MHP’nin kurucusu Başbuğ Alparslan Türkeş’in doğumunun 100. yılı kutlanıyor. MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin de Alparslan Türkeş ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı. İşte Çetin’in Türkeş doğumgünü ile ilgili yaptığı yazılı açıklama:
TÜRKEŞ’İN FİKİRLERİ MHP’DE YAŞAMAYA DEVAM EDİYOR
Türk milliyetçiliğinin efsane lideri ve siyasi organizasyonumuz Milliyetçi Hareket Partisi’nin kurucusu Başbuğ Alparslan Türkeş’i doğumunun yüzüncü yılında rahmet ve şükranla anıyoruz.
Türkiyemizin içten ve dıştan büyük bir kuşatmaya alındığı ve beka endişesinin toplumun bütün kesimlerince paylaşıldığı bir dönemde, Türkeş-Bahçeli çizgisinin temsil ettiği milliyetçi tavrın yeniden devletin resmi söylemlerine ve politikalarına yansımasından ve kuşatmanın kırılmasında ne kadar işe yaradığını görmekten memnuniyet duyuyoruz. Ömrünü adadığı Türklük davasıyla bir devre damgasını vuran Alparslan Türkeş, idealleri ve fikirleriyle partisi MHP’de ve Türk devletinin 15 Temmuz sonrası politikalarında yaşamaya devam etmektedir.
Türkiye’nin varlığı, birliği ve aydınlık yarınları için yıllar önce başlatılan milliyetçi seferberliğin büyük lideri Alparslan Türkeş, millet ve devlet hayatında silinmez izler bırakmış büyük bir dava adamıdır.
Alparslan Türkeş, milliyet bilincini resmi ideolojinin dar kalıplarından çıkararak halkla buluşturan, Türk milletini Türklük ülküsüyle şuurlandıran aksiyon adamıdır. Devletlerin dayanması gereken milli mefkûreler olduğuna işaret eden Ziya Gökalp’ın yolundan giden Türkeş’in yaptığı da Türk Devletine ve Milletine milli ülküyü hatırlatmak olmuştur. Ülküsüz insanı dümensiz gemiye benzeten Alparslan Türkeş, Ülkücüsü olmayan milletin pusulasız kalmasına ve yolunu kaybetmesine müsaade etmemiştir.
Merhum Türkeş, Türk milletinin büyüklüğüne inanmış bir idealisttir. Türk milletini geleceğe taşımak, güçlü ve müreffeh Türkiye’yi kurmak için ömrünü adamıştır. Türkiye’yi hızla kalkındıracak, çağlar üzerinden sıçratarak modern dünyanın önüne geçirecek adımların atılacağı günlerin heyecanıyla mücadelesini devam ettiren Alparslan Türkeş, Lider Türkiye hedefi için emin ve kararlı yürüyüşünü bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle son nefesine kadar devam ettirmiştir.
O bütün meselelere Türk milletinin faydasını gözeten perspektiften bakan bir Türk milliyetçisidir. Türk milletinin ve devletinin varlık ve bekasını her şeyin üstünde gören ve bu konularda asla taviz vermeyen bir anlayışın bayrak ismidir. Vatanımızın her karış toprağını kutsal bilen ve bu emaneti kanıyla, canıyla ve alın teriyle sahiplenen Milliyetçi Ülkücü Hareket’i ortaya çıkaran isimdir.
Türkeş, Büyük Türk milletinin Anadolu adlı vatan coğrafyasında ilelebet var olmasını sağlayacak milliyetçilik düşüncesinin adını Ülkücülük koymuş, Müslüman Türk kimliği özelliklerine sahip ülkesi ve devleti için hizmet aşkıyla dolu Ülkücü nesiller yetiştirmiştir. O bir politikacıdan daha çok, Türkiye’nin ihtiyacı olan milli politikaları oluşturan ve milli kadroları yetiştiren gerçek bir devlet adamıdır. Türkeş davasıyla, idealleriyle ve yetiştirdiği kadrolarıyla milletimizin ebedi şahsiyetleri arasında müstesna bir yere sahiptir.
O Türk Dünyası’nın bilgesi, çağdaş Dede Korkut’udur. Türkiye’ye ve dünyaya Türk Dünyası gerçeğini kabul ettiren, dünyanın dört bir tarafındaki milletimizin sorunlarıyla ilgilenen Alparslan Türkeş ve Türk milliyetçileri olmuştur. Rahmetli Türkeş ve Milliyetçi Ülkücü Hareket bu büyük rüyalarının gerçekleşmesine şahit olmuşlar ve Türkiyemizin şanlı ay yıldızlı bayrağının yanında kardeş Türk devletlerinin bayraklarının dalgalanmasında büyük rol oynamışlardır. Merhum Türkeş bütün meselelerine vakıf olduğu koca Türk Dünyası’nın manevi liderliğini fiilen yürütmüş, onların kendi başlarına ayakta durmasına, hür ve bağımsız yaşamalarına en büyük desteği vermiştir. Alparslan Türkeş, Gaspıralı İsmail’in “Dilde, fikirde, işte birlik” idealinin ve Turan fikrinin çağdaş uygulayıcısıdır.
Alparslan Türkeş, istiklal savaşının Osmanlı’nın külleri arasından var ettiği Cumhuriyetini ve milli devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’ni her şeyden kıymetli gören ve bunları riske atmayacak ölçüde bir Turancı’dır. Türk dünyası ve İslam coğrafyası ile yakın ilişkiler kurabilmeyi Türkiye’nin güçlü devlet olması ve lider ülke iddiasının bir gereği saymıştır. Ancak hiçbir zaman Türkiye’nin sonu belli olmayan Osmanlıcılık ya da Yeni Türkiyecilik gibi maceralara atılmasına sıcak bakmamıştır. O hayal satmak yerine, gerçekler üzerine toplumu ve yeni nesilleri bilgilendirmiş, hedefe uygun bilgi donanımı ve yönetim anlayışını zihinlere yerleştirmiştir. Türk devletinin ve milletinin sonu belli olmayan maceralara sürüklenmesinin daima karşısında duran Türkeş, bugün NATO’nun operasyonel milis gücüne dönüşen FETÖ’cüler gibi, geçmişte başka emperyalist ülkelerin operasyonlarına alet olanlara karşı da Türk milletini bilinçlendirme ve uyarma görevini yerine getirmiştir. Türkeş ve Bahçeli liderliğindeki Milliyetçi Ülkücü Hareket’in tarihi, müttefiklerinin ordusunu kendi hükümetlerine ve devletlerine isyan ettirecek kadar talimatı dışarıdan alacak kadar teslim olmuş her türlü gayrı millilikle mücadeleyle geçmiştir.
Rahmetli Alparslan Türkeş’in en büyük hizmetlerinden birisi, devletine ve milletine bağlı yerli ve milli vasıflarla yetiştirdiği idealist Ülkücü gençliktir. Türkeş hep Türk gençliğinin Başbuğu, Türk gençliği de O’nun Bozkurtları olarak anılacaktır. Türkiye’nin ve büyük Türk milletinin çıkarlarını, huzurunu ve mutluluğunu her türlü hesabın üstünde tutan Türkeş’in en zor şartlar altında dahi dimdik durmasını sağlayan yegâne dayanağı, Ülkücülüğü bizzat öğrettiği Türk gençliğidir. Anadolu’nun dört bir tarafından gelen binlerce genç Alparslan Türkeş’in ve Ülkü Ocakları’nın tedrisatından geçerek Türklük ülküsü ile tanışmış, bu vatana ve millete hizmet aşkıyla sevdalanmıştır. Türk insanının sağlam mayası Alparslan Türkeş’in elinde bir mücevher gibi işlenerek Ülkücü Türk gençliği hayat bulmuştur.
Türk milliyetçiliğinin fikirlerini iktidar yaparak mutlu millet güçlü devlet özlemini pratiğe geçirmek için partileşmeyi bir zaruret olarak gören Türkeş MHP’yi kurmuştur. Soğuk savaşın kutuplaştıran siyaseti ve 12 Eylül’ün Türkeş ve Ülkücü Hareket düşmanlığı yıllarımıza mal olsa bile, Türkeş’in ve Milliyetçi Ülkücü Hareket’in Türk milletine hizmet azmi hiç eksilmemiştir. Dağıtılmak istenen kervanımızı toparlamak, başka partilere pazarlanan tabanımızı geri kazanmak için Türkeş’in etrafında kenetlenen Ülkücü kadroların gayretleri sayesinde, MHP Türkiye’nin etkili bir siyasi aktörü haline gelmiştir. Milliyetçi Ülkücü Hareketi etkisizleştirmeye, bölmeye ve itibarsızlaştırmaya karşı kadrolarımızın sergilediği Ülkücü duruş, günümüzde aynı kararlılıkla sürmektedir. Siyaset mühendislerinin Türk milletinin milli refleksi Ülkücüler üzerine uyguladığı fitne programına karşı gerçek Ülkücüler dün Alparslan Türkeş’in, bugün Devlet Bahçeli’nin yanındaki saflarını bozmamış, birliklerini korumasını bilmişlerdir.
Türkiye’nin en köklü gelenekleri, projeleri ve kadrolarına sahip olan Milliyetçi Hareket Partisi atlattığı nice fırtınalara rağmen millete hizmet yolunda varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Kırk kapı dolaşan siyasetin fırıldak Kubi’leri ise ne kadar çok yer gezerlerse gezsinler en sonunda gidecek yerleri kalmayacaktır. Türkeş’in dediği gibi; devletler, medeniyetler ya da cemiyetler para ile değil inançla kurulurlar ve parasızlıktan değil inançsızlıktan çökerler. Türk milletini iktidarları için bir basamak, demokrasiyi de sadece bir oy düzeni olarak kabul eden görüş, Ülkücülere ait değildir. MHP dün olduğu gibi bugün de bir dava partisidir. Ülkücülüğün ve milliyetçiliğin kaynağına uygun yapılabileceği tek adres MHP’dir. Konjonktüre ve çıkar hesaplarına göre gelenler ve gidenlerin olması, MHP’nin millete hizmet gayesini ve Türk milliyetçiliği çizgisini bir değişikliğe uğratamayacaktır.
Ülkücülerin Türk milletinin hayrına ve çıkarına söyleyeceği çok sözü, yapacağı çok işi vardır. Bu yüzden Türkiye’ye ve Türklüğe düşmanlık edenlerin eskiden beri evvela Milliyetçi Ülkücü Hareket’e ve liderine saldırması boşuna değildir. Çünkü Milliyetçi Hareket Türkiye’nin son kalesi, ele geçirilmesi imkânsız burcudur. Hareket’in hafızasına sahip Ülkücüler, dün Türkeş’e bugün Bahçeli’ye ve kadrolarına saldıranların hep benzer isimler olduğunu ve aynı amaca hizmet ettiklerini gayet net görmektedir.
Emperyalist güçlerle ve mandacı zihniyetle işbirlikçiliği ayyuka çıkmış siyasetçi modelleriyle ülkemizin ve devletimizin bekasına yönelik tehditleri etkisiz hale getirmek mümkün değildir. Türkiye’yi kuşatan problemlerin üstesinden ancak Anadolu’nun bağrından çıkmış, yerli ve milli, Türk milletinin sesi ve sözü olan Ülkücüler ve Türkeş’in emaneti davanın yükünü omuzlarında layıkıyla taşıyan Devlet Bahçeli gelebilir. Çünkü Türkeş-Bahçeli çizgisi, önce ülkem ve milletim diyebilme erdemiyle ülke meselelerine öncelik vermektedir. 15 Temmuz sonrası ülkemizin milli güvenliğiyle ilgili toplumdaki endişelerin ortadan kalkması için milli birlik ve beraberliği tesis edecek katkıyı büyük fedakârlıklarla yapmaktadır. Ülkemizi büyük bir felaketten kurtarabilmek, birlik ve kardeşliğimizi bozma oyunlarını etkisiz hale getirmek, milli güvenliğimize ve devletin ülkesi ve milletiyle bekasına katkı verebilmek için kan kusup kızılcık şerbeti içtik demeye devam edeceğiz. Yeter ki büyük Türk milleti ve devletimiz ebed müddet var olsun, Türk vatanı üzerindeki emperyalist hesaplar bozulsun. Türkiye’nin MHP’ye ihtiyacı olduğu müddetçe, fikirlerimiz ve kurumlarımızla daima devletimizin yanında olmayı sürdüreceğiz.
Türkiye’nin MHP’ye, bölgemizin ve dünyanın ise Türkiye’ye ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Türkiye’nin ihtiyacı olan geçmişle geleceği, gelenekle çağdaşlığı, inançlarla laikliği, devletle milleti birlikte temsil edebilecek yegâne formül Milliyetçi Ülkücü Harekettir. Bütünü bölmek amacıyla toplumun ayrıştırıldığı, alt etnik kimliklerin ve inanç gruplarının kaşındığı bir dönemde, milli kimliğin temsilini ve yaygınlaşmasını sağlayabilecek Milliyetçi Ülkücü Hareket’ten başka etkin bir güç yoktur. Küreselleşmenin topluma dayattığı atomizasyon politikaları karşısında, her türlü emperyal heves karşısında direnç gösterebilen Türk milliyetçiliği, dün olduğu gibi bugünlerde hiç olmadığı kadar Türkiye’ye lazımdır. Türkeş-Bahçeli çizgisindeki Milliyetçi Ülkücü Hareket, beka sorunu yaşayan Türkiye’nin kurtuluş reçetesidir. Millet gerçeğine inanan ve Türkiye’nin yarınlarını düşünen aydınlarımızın, gençliğimizin ve halkımızın buluşma yeri MHP’dir.
Büyük davalar gibi büyük liderler de ölümsüzdür. Başbuğ Türkeş’i ebediyete kadar yaşatacak ve manevi mirası olan fikirleri, idealleri ve Türklük davasına sahip çıkacak olan Ülkücü nesillerin hep var olacak olmasıdır. Alparslan Türkeş’in en büyük emanetleri Ülkü Ocakları ve Milliyetçi Hareket Partisi yaşadıkça, manevi mirası da yaşamaya devam edecektir.
Ülkü Ocaklı kimliğimizin yanı sıra siyasi organizasyonumuz Milliyetçi Hareket Partisi’nde O’nunla birlikte Türk milletine hizmet etmiş kadro insanları olarak, kutlu Ülkü bayrağını şerefle taşımaktan bir adım geri durmayacağız ve Türkeş’in aziz hatırasını yaşatmaya devam edeceğiz.