Fatih’in İstanbul’u fethinin üzerinden tam 566. yıl geçti. İstanbul İslam’ın nuruyla tanışalı 6 yüzyıl oldu. Fatih ve İstanbul’un fethinni sırları şifreleri ve İslam alemindeki önemi. Çağ değiştiren, dünyanın en önemli olaylarından biri olan İstanbul’un fethinin 566. yılı kutlanıyor, vatandaşlar Google’dan bu önemli güne dair mesajları araştırıyor. İstanbul, 29 Mayıs 1453’te Osmanlı Devleti padişahı Fatih Sultan Mehmed tarafından fethedildi. Vatandaşlar bu önemli günün yıl dönümünde İstanbul’un fethinin tarihini araştırmaya başladı. Peki 29 Mayıs 1453’te neler yaşandı? İstanbul nasıl fethedildi? İşte tarihi notlar ve İstanbul’un fethi mesajları…
İstanbul ve fetih. 566. yıl önce İstanbul feth edildi büyük komutan sayesinde. İşte İstanbul fethinin arka planı, sırları, şifreleri ve fetih mesajları.
İstanbul, 29 Mayıs 1453’te tamamalanan kuşatma ile 566 yıl önce bugün Osmanlı Devleti padişahı Fatih Sultan Mehmed tarafından feth edilmiştir. 6 Nisan’dan 29 Mayıs 1453’e kadar süren kuşatma sonucunda Osmanlı ordusu o zamanki adı Konstantinopolis olan İstanbul’u fethetti ve Bizans imparatorluğu sona erdi. Fetiften sonra İstanbul Osmanlı’nın başkenti olmuştur. Peki İstanbul’un fethi nasıl gerçekleşti? İşte ayrıntılarıyla İstanbul’un fethi ve günün anlam ve önemine dair mesajlar…
İSTANBUL’UN FETHİ MESAJLARI
Karadan ve denizden bu şehrin dışarıyla olan irtibatını tamamen kesmiş bulunuyoruz. İşte bütün bunlardan dolayıdır ki, şehrin elimizden kurtulmasına imkan ve ihtimal yoktur. Buna bütün kanaati vicdaniyem ile inanıyorum… Fatih Sultan Mehmet
Adıyla Şanıyla büyük olan İstanbulun bağımsızlığını armağan eden Fatih Sultan Mehmet Hanı Ve Silah Arkadaşları Şehitlerimizi saygı ile anıyor, İstanbulun Fethini kutluyorum.
Tarihin dönüm noktalarından biri olan İstanbulun Fethinin 566. yıl dönümü heyecanını yaşıyoruz. İstanbulun Fethi kutlu olsun.
Fetih ile yeni bir çağ kapanıp yeni bir çağ açılmış, köklü medeniyetimiz insanlık tarihine damgasını vurmuştur. Fetih ile sadece şehir değil, gönüller de fethedilmiştir. Hem milli tarihimiz hem de dünya tarihi için bir dönüm noktası olan İstanbul’un Fethini kutlarım
İSTANBUL’UN FETHİNİN TARİHÇESİ
Bizans’ın savunma planında ana unsur İstanbul surları idi. İstanbul surları sadece karadan gelebilecek taarruza karşı tasarlanmamıştı; kentin deniz kıyısı da bütünüyle surlarla çevriliydi. Günümüzde Sarayburnu olarak bilinen bölge bütünüyle denizden izole edilmişti.
İSTANBUL’U KUŞATMA HAZIRLIKLARI
İstanbul’un deniz bağlantısını tümüyle kesmek, kuşatma esnasında şehre herhangi bir yardımın gelmesi önlemek için II. Mehmet, Anadolu Hisarı’nın karşısına Rumeli Hisarı’nın yapımını gerekli gördü.
Osmanlı ordusunun mevcudu hakkında çeşitli düşünceler bulunmaktadır, Hammer’a göre 250.000, Barbaro’ya göre 160.000, Sfrantzes ve Dukas’a göre 200.000 asker idi. Kuşatmada denizden destek vermesi için Osmanlı Donanması da hazırlanmıştı; Baltaoğlu Süleyman Paşa’nın komutasına verilen filonun mevcudiyeti hakkında farklı düşünceler mevcuttur; Dukas 300, Yeorgios Francis ise 160 demektedir.
Kuşatmadan önce kentin çevresindeki bazı kaleler ve kasabalar Karaca Paşa komutasındaki 10.000 asker tarafından ele geçirildi.
İSTANBUL’UN FETHİ
6 Nisan 1453’te Osmanlı kara ordusu, Haliç’ten Marmara’ya uzanacak şekilde surların önüne mevzilendi. Osmanlı ordusu, hücumdan önce kentin etrafındaki varoşları yıktı. Topların konuşlanacağı yerleri seçmek için surların en zayıf kesimleri tespit edildi. Topların konuşlanmasından iki gün sonra Baltaoğlu Süleyman Paşa komutasındaki Osmanlı Donanması Prinkipos’u (Büyükada) ve Antigoni’yi (Burgaz Adası), Tarabya’daki bir Bizans kalesini de Osmanlı ordusu ele geçirdi.
18 Nisan günü Osmanlı merkez ordusunun bulunduğu noktada, Bayrampaşa Deresi taraflarında birinci ve ikinci surlarda gedik açıldı. II. Mehmet’in emriyle surların önündeki hendek taşlarla, kum torbalarıyla dolduruldu. Osmanlı ordusu, gece taarruzu başlattı. Taarruzu desteklemek için II. Mehmet’in emriyle savaş kuleleri inşa edilmişti. Ancak Osmanlılar gece taarruzundan bir sonuç alamadı; yürüyen kuleler grejuvayla tutuştu ve surlara çıkmayı başaran Osmanlı askerleri de inatçı bir savunmayla karşılaştı. Aynı günlerde Osmanlılar deniz taarruzu da başlatmıştı; 15 Nisan 1453 tarihinde Haliç önlerine yığılan Osmanlı donanması, Bizans ve müttefik donanmalarının savunması sebebiyle zinciri kıramayarak geri çekilmek zorunda kaldı. Her iki taarruzun da başarısızlığa uğraması Bizans tarafında moralleri yükseltti.
OSMANLI DENİZDE HÜSRANA UĞRADI
Ertesi gün II. Mehmet, on bin atlıyla beraber yenilginin hesabını sormak için donanma komutanlığına gitti. Baltaoğlu Süleyman Bey’i idam etmek isteyen öfkeli padişah, diğer devlet adamlarının yalvarması sonucu idamdan vazgeçti ancak Baltaoğlu’nu topuzuyla döverek azletti; boşalan kaptan-ı deryalığa Çalıbeyoğlu Hamza Bey getirildi.
GEMİLERİN KARADAN YÜRÜTÜLMESİ
Şehre yapılan hücumların başarısızlığından sonra yardım getiren kalyonların Osmanlı donanmasını yarıp geçmesi üzerine II. Mehmet, devlet adamlarıyla ve komutanlarla toplantı yaptı. Toplantıda Avrupa devletlerinin yardıma geleceğini tekrarlayan Çandarlı Halil Paşa, kuşatmanın kaldırılmasını ve Bizans’ın 70.000 duka altın vergiye bağlanmasını önerdi. Ancak aralarında II. Mehmet’in eniştesi Zağanos Paşa ile hocası Molla Gürani’nin de bulunduğu diğer kişiler bu öneriye itiraz etti. Buna rağmen toplantıda Haliç’e nasıl girileceği konusunda kimse teklifte bulunamıyordu. Mehmet tahta geçmeden 14 yıl önce Venedikli komutan Gattamelata, Adige’den Garda Gölü’ne gemilerini karadan götürmüştü. Gemilerin karadan yürütülmesinde bu olayın örnek alındığı tahmin edilmektedir.
Osmanlılar, planın ikinci aşaması olan ahşap köprünün yapımına başladı. 24 Nisan’da Giustiniani’nin bir kadırgası gemileri yakmak üzere yaklaştıysa da Osmanlı topçuları tarafından batırıldı. Olayın ardından Bizans tarafındakiler St. Maria Kilisesi’nde toplandı ve ikinci bir saldırı yaparak gemileri yakmayı gerekli gördü. Saldırı, Venedikli kaptan Jacomo Coco’nun komutasında gece vakti yapılacaktı. Gemileri saldırıya hazırlama bahanesiyle saldırıyı bir gün erteleten Galata Cenevizlileri, kazandıkları vakitten istifade ederek planı II. Mehmet’e gizlice iletti. Planı öğrenen II. Mehmet, Haliç’teki gemilerin takviye edilmesini ve kıyılara iki top daha yerleştirilmesini emretti. 28 Nisan gecesi Jacomo Coco komutasında grejuvayla yüklü iki veya üç gemi, Osmanlı gemilerine yaklaştı. Fakat saldırıdan haberdar olan Osmanlı donanması ateş açtı; Coco’nun gemisi batırıldı. Cabriel Trivixan komutasındaki diğer kadırga, topların gürültüsü sebebiyle Coco’nun gemisine olanları farketmedi ve ilerlemeye devam etti. Osmanlı topçuları bu kadırgayı da vurdu; gövdesinde delik açıldı, ancak iki mürettebatın pelerinlerini deliğe sıkıştırması sayesinde kadırganın su alması önlendi. Buna karşılık Osmanlıların bir gemisi yanmıştı, esir alınan denizciler şehirden görülecek biçimde öldürüldü. Misilleme olarak Bizanslılar da ellerinde bulunan 260 esiri infaz etti ve kesik başlarını surlara dikti.
HALİÇ SURLARININ TOPA TUTULMASI
Haliç’te karşılıklı bombardıman devam ederken, St. Romanos civarındaki surlar da bombalanmaktaydı. Sayısı arttırılan yürüyen kuleler şehir surlarından yüksekti ve içlerine küçük toplar yerleştirilmişti, bu kuleler vasıtasıyla Osmanlı askerleri açılan gediklerin kapatılmasına mani oluyordu. Surlardan düşen parçalarla dolan hendekler, Osmanlı ordusuna taarruz yapma fırsatı veriyordu. Bizans savunması Osmanlılara kayıp verdirmeye devam ediyordu; dört yürüyen kule yakılmıştı. Surların yeterince yıprandığını düşünen II. Mehmet, 6 Mayıs akşamı taarruz başlattı. Fakat sonuç alınamadı ve ağır kayıp veren ordu geri çekildi. Bu taarruzun ardından surların en yıpranmış bölgesi olan St. Romanos, 400 kadar Venedikli denizciyle takviye edildi. Bundan sonra topçu ateşi Kaligaria Kapısı (Eğri Kapı) ile Blakernai Sarayı arasındaki surlara yoğunlaştı. 12 Mayıs günü açılan gediklere giren Osmanlı ordusu, başlarda üstün geldiyse de Bizans ihtiyat güçlerinin yetişmesi sonucu püskürtüldü. Ardından tekrar taarruz yapıldı; bunda da Kaligaria’dan yardıma gelen bin kişilik Bizans kuvveti sebebiyle Osmanlılar sonuç alamadan geri çekildi.