Titanik nasıl battı, efsaneler ve gerçek. Titanik’in batmasına neden olan lanet neydi? Titanik’in son fotoğrafı, Titanik nasıl bir gemiydi teknik özellikleri, kapasitesi ve yapılış süreci.
Titanik’in son fotoğrafı..
Titanik ne zaman nasıl battı, Titanik’in batması efsaneler, gerçekler ve öne sürülen lanetler. Döneminin en teknolojik en büyük ve en gelişmiş yolcu gemisi Titanik’ ile ilgili bilinmeyenler, safsatalar ve gerçek hikayesi.
Titanik’in seyirdeyken çekilen son fotoğrafı.
Titanic’i batıran bir buz dağı mıydı yoksa ‘bu gemi batmaz’ düşüncesinin oluşturduğu aşırı öz güven mi? 1514 kişinin hayatını kaybettiği döneminin en büyük ve lüks yolcu gemisi, New York’a giderken ilk seferinin 5’inci gününde Atlas Okyanusu’nda battı. Titanic’in hakkında bugüne kadar birçok film, dizi ve belgesel çekildi. Kitaplar yazıldı adına pullar basıldı. Çok daha fazla sivil can kaybına neden olan deniz faciaları varken Titanic’i özel kılan, simgeleştiren neden ‘Hepimiz aynı geminin yolcularıyız’ deyimini en iyi şekilde ifade etmesiydi
TİTANİK GİZEMLERİ, SIRLARI VE BATIŞI
İngiltere Krallığı, önce savaş gemileri daha sonra ise ticaret gemileriyle 16’ncı yüzyılın sonu ila 18’inci yüzyılın başı arasında dünyanın dört bir yanında İngiliz sömürge imparatorluğu kurdu. Sömürge alanı o kadar genişledi ki denizlerin hâkimi İngiltere Krallığı için ‘Üzerinde güneş batmayan imparatorluk’ tanımlaması yapıldı.
Titanic, İngiltere Krallığı’nın denizlere olan o hâkimiyetinin simgesi olarak İrlanda’nın başkenti Belfast’ta Harland and Wolff Tersanesi’nde 31 Mart 1909 – 2 Nisan 1912 arasında yapıldı.
Olympic sınıfından olan Titanic, 269 metre uzunluğunda 28 metre enindeydi. Yüksekliğiyse 53 metre.
Aşırı öz güven nedeniyle rotası üzerinde buz dağları olduğu yönündeki uyarılara ne yola çıkmadan önce ne de seyir halindeyken kulak asıldı.
TİTANİK’İ UZAYLILAR MI BATIRDI?
Zihinlerin en derinliklerine kodlanmış ‘bu gemi batmaz’ düşüncesi, buz dağlarının bir tehlike olabileceği riskinin göz ardı edilmesine neden olmuştu.
Seferi sırasında yakın bölgesinde bulunan gemilerin defalarca yaptığı buz dağı uyarıları hep ‘bu gemi batmaz’ düşüncesinin altında ezildi.
Oysa doğa ana, her zaman olduğu gibi o gece yarısı da insanoğlundan ve yaptığı her araç – gereçten daha kuvvetliydi.
Döneminin en ihtişamlı gemisi olan Titanic hakkında ‘Bu gemi batmaz’ şeklinde yapılan yorumlar İngilizlerin denizcilik konusundaki bilgilerinin doğurduğu aşırı öz güvenin eseriydi. Ne var ki o eser, ‘batmaz’ denilen Titanic’in ilk seferinde Atlas Okyanusu’nun 3.657 metre derinliğine batmasına neden oldu.
Aşırı öz güvenin sonucu; 1.514 can kaybı.
Birinci sınıftaki yolcuların kimisi turistik bir gezi, kimisi iş seyahatı, kimisi ise akraba ziyareti için günümüzdeki karşılığı 400 bin TL olan 2.500 dolar ödeyerek Titanic’in o lüks kere lüks kamaralarına yerleşti. Bir kısmı birinci sınıf yolcularının çalışanı, bir kısmı da işlerini geliştirmek için ABD’deki meslektaşlarıyla ticari bağlantılar kurmayı amaçlayan tüccarlar ise ikinci sınıftaki kamaralara…
Üçüncü sınıftakilerin amacı ise üstlerindeki kamaralarda yolculuk edenlerden çok farklıydı.
Onlar, umuda yelken açmıştı.
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinin yoksul vatandaşları adı ‘fırsatlar ülkesi’ne çıkan ABD’de rahat bir şekilde yaşamayı hayal ettikleri hayatın peşindeydi.
Toplumun 3 farklı sınıfının üyeleri, amaçları farklı da olsa 10 Nisan 1912’nin sabah saatlerinde Titanic’in siren sesiyle aynı heyecanı yaşadı.
Kat ve kat daha fazla sivil can kaybının yaşandığı deniz kazaları meydana gelse de Titanic hakkında birçok film, dizi ve belgesel çekildi, birçok kitap yazıldı, adına pullar basıldı. Denizaltı kaşifleri, yıllarca büyük maliyetler ve büyük hayati riskler pahasına batığını büyük bir heyecan içinde aradı. Titanic’i özel kılan neydi?
Peki ihtişamı da süksesi de sadece 5 gün süren Titanic’i bu kadar özel kılan nedir?
‘Hepimiz aynı geminin yolcularıyız’…
Titanic, sefer halindeyken yolcuları arasında başta ekonomik olmak üzere sosyal ve kültürel fark, buz dağının suyun yüzeyindeki görünen kısmıyla suyun altındaki görünmeyen kısmı kadar büyüktü.
Titanic batarken yolcuları arasındaki ekonomik, sosyal ve kültürel fark, 2 saat 40’ncı dakikanın ilk saniyelerinde sıfırlandı.
Farklı sınıflardan 1.514 kişi aynı kaderi paylaştı.
‘Aynı geminin içinde olmak’ deyiminin anlamını en iyi ifade eden gerçek bir olay olması nedeniyle Titanic, 109 yıldır simge olmaya devam ediyor.
ANCAK BU KADAR BENZERLİK OLUR
ABD’li yazar Morgan Robertson, 1898’de ‘The Wreck of the Titan’ adını verdiği romanını yayımladı. 1912’ye kadar sıradan bir roman olan ‘The Wreck of the Titan’, Titanic’in batmasıyla sıradanlıktan çıktı. Dönemin en çok ilgi gören romanlarından biri olurken yazarı Robertson, kahin olarak görüldü.
Çünkü romandaki ‘Titan’ gemisiyle gerçek hayattaki Titanic’in kaderi o kadar aynıydı ki…
Roman, Titan adlı ‘batmaz / batırılamaz’ denen geminin buz dağına çarparak batmasını hikâye ediniyordu. Titan da tıpkı Titanic gibi yolculuğuna Southampton’dan başlamıştı.
Öykünün aşk yaşayan kahramanları, dev gemiye binip İngiltere’den ABD’ye gidiyorlardı. Aşklarını gemide de doyasıya yaşıyorlardı. Ne var ki bir gece gözcü haykırdı; “buz dağı.” Makine dairesine tornistan yapılması emri verildi verilmesine ama artık çok geçti. Titan’ın sancak tarafına çarpan buz dağı, geminin su altında kalan kısmını parçalamıştı.
Tıpkı Titanic’te olduğu gibi…
YOLCU VE MÜRETTEBAT
ÇOCUK
Kurtulan: 56
Can Kaybı: 53
KADIN YOLCU
Kurtulan: 316
Can Kaybı: 109
ERKEK YOLCU
Kurtulan: 338
Can Kaybı: 1.352
TOPLAM YOLCU: 2.224
KURTULAN: 710
CAN KAYBI: 1.514
Kaptan John Smith…
Titanic ile ilgili bilinmezler arasında Kaptan John Smith’in akıbeti de bulunuyor.
İddia 1: Bir çocuğu filikalara kadar götürdükten sonra kaptan köşküne giderek silahını başına dayayarak intihar etti.
İddia 2: Titanic’in su yüzeyinde kaldığı son anlarda kaptan köşkündeydi. Gemiyle birlikte okyanusa gömüldü.
Daha yola çıkmadan önce rotasında büyük buz dağları olduğu yönünde uyarı yapıldı.
Uyarı, seyir boyunca tekrarlansa da yılın o mevsiminde buz dağlarının olması normal karşılanmıştı.
Titanic’in gücünü gösterme adına New York’a planlanan süreden daha kısa zamanda varılması hedeflendiği için Kaptan John Smith, buz dağları uyarılarına rağmen hızı düşürmedi.
O gece ay olmadığı için okyanusun karanlık olmasının yanı sıra gözcülerde dürbün de yoktu.
Gözcülerden Fleet, buz dağını gördükten 37 saniye sonra çarpışma meydana geldi. Sonraki yıllarda yapılan hesaplara göre gözcüler, buz dağını 30 saniye daha önce görmüş olsalardı buz dağına çarpmamak için manevra yapacak kadar zamanları olacaktı. Bunun sonucunda da Titanic, yolcularıyla birlikte New York’a varabilecekti.
BATMASI ÇEŞİTLİ LANETLERE BAĞLANDI
* Bağlı olduğu şirket White Star Line gemilerini vaftiz ettirmiyordu.
* Yapım yeri olan Belfast, tarikatlar şehriydi.
Titanic’in batışı esnasındaki etkileyici ve ünlü hikâyelerden biri de Titanic orkestrasına aittir. Wallace Hartley tarafından yönetilen sekiz üyeli orkestra, yolcuları sakinleştirmek ve daha iyimser tutabilmek için geminin birinci sınıf bölümünde toplanmıştı. Wallace Hartley diğer 7 orkestra üyesine kaçmaları için izin verdi ancak hepsi Hartley ile kaldı. Orkestra daha sonra ilerideki bot güvertesine geçti ve gemi tamamen batarken bile müzik çalmaya devam etti. Gemi battıktan sonra tüm orkestra üyeleri hayatlarını kaybetti.
Wallace Hartley’in kemanı Titanic’e yapılan dalma seferleri sırasında 2006’da bulunup 94 yıl sonra su yüzeyine çıkarıldı. Nişanlısı Maria Robinson’un hediye ettiği ve üzerinde “Wally’e nişan hediyemdir” yazısı bulunan keman, 2013’te açık artırmada 1.6 milyon dolara satıldı. (Satıldığı günün kuruyla 3.2 milyon TL)