İstanbul’da Osmanlı dönemindeki temizlik görevlilerinin adı ve işleri. Osmanlı’da İstanbul’da temizlik işlerini yapanlara verilen isim ve grubu. Klasik Osmanlı döneminde İstanbul şehrinin belediye hizmetleri kadı marifetiyle yürütülüyordu. İstanbul kadısı aynı zamanda bugünün belediye başkanı konumundaydı. Kadıya temizlik işleri konusunda, Çöplük Subaşı namında bir görevli yardım ederdi.
İstanbul‘da arayıcı esnafı olarak bilinen grup Osmanlı döneminde şehrin temizlik işlerini yapan kesimdi. İstanbul’da eskiden temizlik görevlilerine verilen ad nedir diye sorulabilir.Temizliğin organizasyonundan sorumlu olan bu görevli, sokakları, Arayıcı Esnafı adıyla anılan bir gruba temizletirdi.
ARAYICI ESNAFI (İSTANBUL TEMİZLİK GÖREVLİLERİ OSMANLI’DA)
Osmanlı’da modern belediyecilik anlayışının temellerini göre biliriz. İstanbul’da Osmanlı döneminde temizlik işleri görevi arayıcı esnafınındı. Bu çöpçüler garip kıyafetler giyer, matruş ve keçe külahı kullanırlardı. İstanbul sokaklarındaki bütün çöp, hayvan pisliği ve kalıntıları toplayan bu kişilere mahalle arasında yaptıkları nümayişten dolayı “çöp çıkaran” da denilmekteydi. Adeta seyyar bir atölyeye sahip olan arayıcılar bu işleri yaparken yanlarında genellikle kardeş veya oğul yahut evlatlık bir oğlan bulundururdu. 15. ve 19. yüzyıllar arasında İstanbul’un temizliği ile sorumlu olan örgütün ismi Arayıcı esnafı olarak bilinir.
Çöplerden çıkan değerli eşyalar onların olurdu
ARAYICI ESNAFI KİMLERDEN OLUŞUR VE GÖREVLERİ
Günümüzde çöpcü de denilen belediye temizlik işçilerinin adı Osmanlı’da arayıcı esnafıydı İstanbulda. Arayıcı esnafı, kadıdan, şehrin süprüntülerini ve evlerden-konaklardan atık çöpleri toplamak üzere yıllık ihale ile alır, çöp topladığı mahallenin gelir düzeyine göre kadıya ücret öderdi. Mesela 17. yüzyılda bu ücret 60.000 akçe idi. Arayıcı esnafı, toplamış oldukları süprüntüleri sepet ve küfelerle Haliç ve Boğaz kenarlarındaki Tanzifat İskeleleri’ne götürür, sepetlerde toplanan çöpler deniz kenarlarında çamur teknelerinde deniz suyuyla yıkanarak ayrılırdı. Çöp içinde akçe, mangır veya işe yarar başka şeyler bulunursa bunlar çalışanların olurdu. Topkapı Sarayı’nın en meşhur mücevheri olan Kaşıkçı Elması’nın da bir arayıcı tarafından bulunduğu Reşat Ekrem Koçu tarafından rivayet edilir.